bugün
yenile
    1. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İlkokula başlanan ilk yıllarda önceki yılların verdiği hayat tecrübesiyle (7 yıllık) başkanlığın önemli ve statü sahibi birey demek olduğunu sanan taze dimağım, sınıftaki bütün kesimlere ulaşan sevilirlikle (o yaşlar kız-erkek çatışmasının yoğun olarak yaşandığı yaşlar) beraber doğal lider olarak öne çıkar. Uslu, akıllı çocuk imajı çizilen sınıf öğretmeninden el alarak girilen seçimlerden arka arkaya tek başına iktidar çıkılır. 3 yıl boyunca gerek despotik gerek demokratik çözümlerle sınıfın sulh ve salahiyeti sağlanır. Ancak bir sabah kendin kadar büyük olan sınıf defterini ordan oraya taşırken, yıllardır çekilen defter yükü kafaya dank eder. Sınıftaki kaosu durdurma, sınıfın belediye hizmetlerini organize etme derken başkan adı altında yapılanın sadece sınıfın angaryaları olduğu tüm çıplaklığıyla fark edilir. Ne adam kayırmak için rüşvet alınmakta, ne sınıfta kupon arazi kapılmakta ne de tanıdıklara makam sağlanmaktadır. Sonraki seçimlerde bu gerçeklerden uzak bir idealist başkan adayı bulunur ve başkan olması için gazlanarak ilk seçimde koltuğa oturtulur, sorumsuzluğun verdiği güvenle kaosun tadı çıkarılır. Zaten orta okul ve liseye gelince de bu "makam" sınıftaki en zayıf halkaya ahali tarafından yıkılacaktır.
    2. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "Vallahi billahi ya" diye tepki vermeme sebep olan başlık. Hayatım boyunca sınıf başkanı olmak gibi bir gayem olmadı. Mis gibi yaşadım okul yıllarımı taaa ki 7. Sınıfa kadar. Sınıfta yaramazlıklar oldu, müdür yardımcısı geldi. Kim bu sınıfın başkanı tarzı bir şeyler diyerek bağırdı, esti gürledi. Sonra gözleri bana takıldı. "Nisyan senden çok güzel başkan olur. Artık başkan sensin, diğeri değil" dedi. Piki diyebildim. Hocadan herkes aşırı korkardı. Ben hariç. O yüzden her isteklerinde her olayda ben öne çıkardım. Mis gibi amelelik. Hiç sevmem.